Bu yazı, “Oyun dünyasını kimler şekillendiriyor?” adlı dosya konusunun bir parçası olarak Bloomberg Businessweek Türkiye’nin 22 Ekim 2017 tarihli sayısında yayınlandı. Bloomberg Businessweek Türkiye’yi Turkcell Dergilik (Android ve iOS) üzerinden okuyabilirsiniz.
Peki bir influencer, nasıl var oluyor ve nasıl para kazanıyor? Bütün gününü video çekmeye ve düzenlemeye ayırmak, sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Birçoklarına göre “internete video koyup paraya para demeyen” bu kişiler, aslında bütün hayatlarını buna adamış durumdalar. Parayı ise YouTube reklamlarından, sponsorlu videolardan ve Twitch yayınlarındaki bağışlardan kazanıyorlar. Ve genel kanının aksine, YouTube’da 100 binlerce takipçisi olan bir yayıncı bile, sadece YouTube reklamlarıyla hayatını idame ettiremiyor. Gelirlerin büyük kısmı sponsorlu videolardan, firmalarla yapılan projelerden geliyor.
Konunun tüm detaylarını, şu anda YouTube’da 250 binin üzerinde takipçisi olan Multiplayer platformunun genel yayın yönetmenliğini yapan Enis Kirazoğlu’na sordum. Son yıllarda odağını yazılı oyun basınından, tamamen video içerik üretmeye çeviren 28 yaşındaki Kirazoğlu’nun çoğunlukla oyunlarla ilgili videolar yaptığı kişisel YouTube kanalının da 100 binden fazla takipçisi var. Yani bizzat kendisi bir influencer olduğu gibi, aynı zamanda influencerlarla beraber de çalışıyor.
Cevabı çok merak edilen ve tartışılan bir soru var: Influencer’lık gerçekten para kazandıran bir şey mi?
Bugün oyun oynayarak insanlara ulaşmak isteyen bireysel bir girişimciyseniz bulunabileceğiniz iki farklı platform var: Birincisi Youtube, ikincisi ise Twitch.
YouTube video çekip, yüklediğiniz ve izlendiğiniz kadar para kazandığınız bir platform. Fakat oyunlar üzerine içerik yapan bir YouTube yayıncısının hayatını idame ettirecek kadar çok para kazanması, Türkiye şartlarında oldukça zor.
Bu paylaştığım istatistikler (2 milyon güntüleme ve 467 dolar tahmini gelir), 1 ay boyunca YouTube kanalımda videolarıma ne kadar tıklandığını ve karşılığında ne kadar gelir elde ettiğimi gösteriyor. ABD’de yayınlanan bir videoda bin gösterim başına 5 dolar kazanılırken, Türkiye’de bin gösterim başına kazanabileceğiniz miktar çoğu zaman 0,4 doları bile bulmayabiliyor.
İkinci platformumuz Twitch ise her yıl daha da büyüyen ve oyun içerikleri üzerine YouTube’a ciddi anlamda rakip olan bir platform. Büyümesinin en büyük sebebi ise içerik üreten yayıncılara çok daha iyi bir gelir kapısı açması. Twitch’te izleyicilerinize canlı yayın üzerinden ulaşıyor ve anlık olarak onlarla etkileşime geçebiliyorsunuz. Burada izlenme başına aldığınız reklamdan ziyade, izleyicilerden gelir elde ediyorsunuz. İzleyiciler size platform üzerinden diledikleri kadar bağış gönderebiliyor.
Oyunlar üzerine içerik yapan bir yayıncı için Twitch’ten elde edebileceği gelir YouTube’a göre bir hayli yüksek. Aylık 10 bin TL ile 30 bin TL arasında kazanan Türk yayıncılarımız var.
Oyun ağırlıklı içerik yapan influencerları kimler takip ediyor?
Oyunlar üzerine içerik takip eden yaş grubu ağırlıklı olarak 15 ile 24 arasında değişkenlik gösteriyor. Tabii ki 30 yaş üstü ve 15 yaş altı da pek çok oyun sever insan var. Ama düzenli takipçi dediğimiz insanların birçoğu 15-24 yaş
arasında. Kişisel YouTube kanalımdaki abonelerin istatistiği şöyle: 13-17 yaş arası yüzde 12, 18-24 yaş arası yüzde 50, 25-34 yaş arası yüzde 30, 35-44 yaş arası ise yüzde 8’i oluşturuyor.
Ancak buraya bir not da düşmek lazım: 18 yaş altındaki büyük bir izleyici grubu, YouTube’a üye olurken kendisini 18 yaş altı olarak göstermiyor.
Türkiye’deki YouTube ve Twitch yayınlarını nasıl buluyorsunuz? Bunu soruyorum; çünkü bu konuda genellikle olumsuz bir algı var.
YouTube’da da TV’dekine benzer bir durum var. Reyting kaygısı güden birbirine benzer yavan içeriklerden kurtulup, gerçekten kaliteli kanalları göremiyorsunuz. Belli bir yaş üstü izleyici grubu için herhangi bir sıkıntı yok. Onlar zaten iyi ile kötüyü ayırt edebildikleri için istedikleri kanalları öyle ya da böyle buluyor.
Oyun kanallarındaki kitle genellikle bahsettiğim bu grubu oluşturuyor. YouTube, maalesef 15 yaş altı topluluk için ciddi bir yozlaşma barındırıyor; küfürün çokça olduğu, ötekileştiren ve fanatik olmaya zorlayan bir bakış ile karşılaşıyorsunuz. Bunun en büyük sebebi ise gösterim başına kazanılan para tabii ki.
Bunu kırmanın yolu ise firmalardan geçiyor. Özellikle firmaların “toksik yayıncı” olarak tabir ettiğimiz insanlara yatırım yapmaması ve uzak durması gerek. Böylece bahsettiğimiz o yayıncılar, firmalar ile arasını düzeltmek için o kadar kendini geliştirmek zorunda kalır. Bu da içinde yer aldığımız platformu daha kaliteli ve düzgün bir yer haline getirir.
Bu işin geleceğinde ne görüyorsunuz? Tıpkı TV’de olduğu gibi değişimler yaşanacak ve her zaman aynı içerik tüketilmeyecek herhalde.
Bireysel bir yayıncı veya bir YouTuber için bu işin bir psikolojik sınırı var: Her gün TV’de bir program sunmak zorunda olduğunuzu ve reytinglerin düşmemesi için devamlı olarak bir fikir bulmanız gerektiğini düşünün. Devamlı aktif olup, içerik üretmeniz gerekiyor. Ardından bir de bunu 10 hatta 15 yıl boyunca yapıp yapamayacağınızı düşünün. Bu süreçte ya hitap edeceğiniz yaş grubu ve kitleyi değiştireceksiniz, ya da 45 yaşınıza geldiğinizde aynı kitleye hitap edebilecek halde olacaksınız.
Bu işin asıl geleceğinin her zaman için yaptığınız ve yapacağınız sektör yatırımı ile alakalı olacağını söyleyebiliriz. Bir yayıncı veya YouTuber olarak bir gelecek kurmak istiyorsanız, daha farklı işlere imza atabilmeli veya firmalar ile iletişiminizi güçlü tutmalısınız. Bu sayede yarın bir gün ekran yüzü olmasanız bile bilgi ve birikiminiz size perde arkasında da olsa iş fırsatları yaratabilir.
Film çekme projesi olan YouTube yayıncılarını duyuyorsunuzdur. Önümüzdeki beş yıl içerisinde daha da fazla duyacaksınız. Çünkü kimse insanı psikolojik olarak tüketen YouTube yayıncılığında kalmak istemeyecektir.
Girişimci ve şirketlerin YouTube ve Twitch’le ilişkileri nasıl işliyor? Bir de MCN’den bahsediliyor…
Bireysel bir yayıncı olmak dışında, bu yayıncıları projeler ile buluşturmak da şu anda oldukça popüler bir iş durumunda. Özellikle dijital ajansların pek çoğu işin “MCN” adı altında bu işe yatırım yapmaya başladı.
Orta seviyede bir yayıncı olun. Pek çok insana erişiyorsunuz ama kazandığınız para size yetmiyor. Daha fazlasını kazanabileceğinizi hissediyorsunuz ama ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Belki de bir firmada yöneticisiniz; YouTube dikkatinizi çekiyor, yatırım yapmak istiyorsunuz ancak hangi kitleye nasıl ulaşacağınızı kestiremiyorsunuz.
İşte bu noktada da devreye ajanslar yani diğer adları ile MCN’ler giriyor. MCN açılım olarak birden fazla YouTube kanalını bünyesinde barındıran kuruluş anlamına gelse de Türkiye’deki faaliyeti ağırlıklı olarak firmaları yayıncılarla araya getirmek. Bir firma yeni çıkan bir ürünün reklamını yapmak istediği anda MCN ile ortak bir proje çıkarıyor ve MCN de projeyi elindeki YouTuberlara yönlendiriyor.
MCN’in buradaki kazancı komisyon oluyor. İşin YouTube tarafında büyük bir boşluk olması sebebiyle, özellikle son 2 yılda dijital pazarlama yapan firmaların birçoğu ister istemez MCN tarafına yöneldi.
Firmalar YouTube’dan nasıl verim sağlayabilir?
Firmanın hali hazırda içerik üreticisi ile reklam veya sponsorluk üzerine anlaşması klasik yöntemlerden bir tanesi. Tabii firmalar her zaman bu mantıkta hareket etmiyor. Özellikle son zamanlarda YouTube üzerinden kendi platformlarını açma girişiminde bulunan pek çok firma var.
Bunlardan bir tanesi de Ülker’in oyuncular için açtığı “Mutluluk Oynanır” kanalı. Başlangıçta oldukça ses getirse de temelde yaptığı yanlış sebebiyle ivmesini kaybetti diyebiliriz.
Çoğu firma maalesef en kritik soruyu es geçiyor. Firmalar ile çalışan ajansların bu iş için genel yanıtı “medya satın alma yaparız, reklam basarız, izletiriz” oluyor. Tek bir reklam çalışması yapıyorsanız bu mantık doğru olabilir ama insanları platformunuza çekmek istiyorsanız doğru hareket bu değil. O halde YouTube ünlülerini kanalıma davet ederim de diyebilirsiniz. Mutluluk Oynanır kanalının benimsediği yol da buydu. YouTube dünyasının ünlü oyuncularını kendi kanallarına getirip, içerik yaptırmayı planladılar. YouTube dünyasının ünlülerine içerik yaptırmak yeterli değil. Çünkü halihazırda içerik yaptırdığınız kişilerinin hepsi kendi platformlarında da aynı işi yapıyor. Bunun uzun vadede bir getirisi yok. Bu içeriğin izleyici için bir değeri olmuyor; çünkü zaten bir YouTuberı istediği zaman kendi kanalından izleyebiliyor.
Doğru cevap, orijinal bir şey yapmakta. Elinizdeki onca gücü, herkesin zaten kendi kanalında yaptığı bir şeye harcamanın bir anlamı yok. Bunun yerine, değeri olan ve YouTube izleyicisinin henüz tanık olmadığı işlere imza atmak lazım.